DOKTORLARIMIZ

Kağan Kırmızıgül

Klinik Psikolog

-

EĞİTİM
Eğitim Kurum Yıl
Psikolog American University 2010 - 2014
Psikolog İstanbul Gelişim Üniversitesi 2015 - 2017
KARIYER
Uzmanlık Kurum Yıl

Çocuk - Ergen Ve Yetişkin Psikoterapisinde Uygulanan Analiz Alanları

  • ZEKA TESTLERİ
  • DİKKAT TESTLERİ
  • GELİŞİM TESTLERİ
  • TUTUM TESTLERİ
  • ALGI TESTLERİ
  • NÖROPSİKOLOJİK TESTLER
  • OBJEKTİF TESTLER
  • PROJEKTİF TESTLER
  • YETENEK TESTLERİ
  • KİŞİLİK TESTLERİ
  • MESLEKİ EĞİLİM TESTLERİ
  • ENDÜSTRİ ALANINDA KULLANILAN PSİKOLOJİK TESTLER

Çocuk - Ergen Ve Yetişkin Psikoterapisinde Uygulanan Yöntemler

  • BILIŞSEL DAVRANIŞÇI TERAPİ ( YETİŞKİN )
  • CINSEL TERAPI
  • EMDR ( YETİŞKİN )
  • AILE VE ÇIFT TERAPISI ( KOGNITIF )
  • KISA SÜRELI ÇÖZÜM ODAKLI PSIKOTERAPI
  • ŞEMA TERAPİ
  • MİNDFULNESS VE KABUL KARARLILIK TERAPİSİ
  • ÖFKE, KAYGI, TRAVMA, BAĞLANMA, CİNSELLİK İLE İLGİLİ BDT
  • GERCEKLİK TERAPİ
  • ÖYKÜLERLE TERAPİ
  • METAFORLARLA PSİKOTERAPİ
  • BILIŞSEL DAVRANIŞÇI TERAPİ ( ÇOCUK - ERGEN )
  • EMDR ( ÇOCUK-ERGEN )
  • DESTEKLEYİCİ TERAPİ
  • BDT OYUN TERAPISI
  • ÇOCUK MERKEZLI OYUN TERAPISI
  • DAVRANIŞSAL OYUN TERAPISI
  • FILIAL OYUN TERAPISI
  • SINIR KOYMA OYUN TERAPISI
  • GRUP TERAPİ
  • PASS MÜDAHALE UYGULAMASI
  • TÜRKÇE MATH
  • ATTENTİONER İLE DİKKATİMİ TOPLUYORUM PROĞRAMI

CAS (  Bilişsel Değerlendirme Sistemi )

CAS (Cognitive Assessment System) yani Bilişsel Değerlendirme Sistemi anlamına gelir. Bu analiz İstanbul Üniversitesi öncülüğünde Türkiye Standardizasyonu yapılarak Türkçe’ye kazandırılmıştır.

CAS analizi çocuğun almış olduğu eğitim sayesinde sonradan öğrendiği bilgilere ihtiyaç duymadan çocuğu değerlendirebilme imkanı sağlar. Böylece çocuk bilgi eksikliği nedeni ile testlerde başarısız olmayacağından doğal öğrenebilme performansını ortaya koyacaktır.

Hem klinik hem de nörolojik olarak değerlendirme yapan CAS analizi oldukça geniş bir alanda değerlendirmeleri ile güncel bir ölçüm tekniğidir.

Cognitive Assessment System- CAS (Bilişsel Değerlendirme Sistemi) 5-17 yaşları arasındaki çocukların bilişsel işlemlerini değerlendirmek için yapılandırılmıştır. CAS, PASS Teorisi (Planning-Planlama, Attention-Dikkat, Simultaneous-Eşzamanlı, Successive-Ardıl)’nden türetilmiştir. CAS’ in kullanım alanları;

 

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Olan Çocukların Değerlendirilmesi

Öğrenme Güçlüğü Olanların Değerlendirilmesi

Zihinsel Engelli Olanların Değerlendirilmesi

Travmatik Beyin Hasarı Olanların Değerlendirilmesi

Ciddi Duygusal Bozuklukları Olanların Değerlendirilmesi

Üstün Zekalı Çocukların Değerlendirilmesi

Planlama Problemleri Olanların Belirlenmesi

Başarının Önceden Kestirilmesi

 


Analiz uygulaması sonucunda yukarıda belirtilen alanlar ayrıntılı bir şekilde değerlendirilerek yorumlanmakta, öğrencinin güçlü yönleri ve geliştirilmesi ile akademik başarı sağlayacağı yönleri ortaya konmaktadır.

Attentioner ile Dikkatimi Topluyorum Programı Nedir?

Attentioner ile Dikkatimi Topluyorum Programı, Almanya Bremen Üniversitesi’nde Nöropsikolojik tabanlı bir program olarak geliştirilmiştir.

Bu Program Öğrenme Psikolojisi ve Nöropsikolojik temellere dayanmaktadır.

Kimlere Uygulanır; 7-17 yaş çocukların dikkat ve ilgili tüm yürütücü işlevlerini etkili bir biçimde iyileştiren bireysel ve grup eğitim programıdır. Çocuklar tarafından eğlenceli biçimde, yaş gruplarına uygun çalışmalarla desteklenmiştir.

Programın Etkisi:

Programda beynin sistematik olarak artan düzeyde çoklu uyaranlarla karşılaştırılarak, bilişsel fonksiyonların seviyesi arttırılır.

Program ile beyinde yeni aktif çözümler oluşturulur, eskiyen/hatalı çözümler yenilenir.

KİMLERE UYGULANIR?

7-17 yaş aralığındaki çocuklar (İlkokul 2. Sınıftan itibaren),

Dikkat Eksikliği Hiperakivite Bozukluğu tanısı almış çocuklar,

Genel olarak tanı almamış, daha iyi odaklanmayı hedefleyen çocuklar (Sınav Öncesi Destek).

PROGRAMIN AMACI

Çocukların, dikkatlerini daha iyi toplamaları ve sürdürebilmeleri sağlanır.

Kendi başlarına problem çözme yetenekleri desteklenir.

Uygulayıcının verdiği tek yardım; Tayfun sembolüdür.

Sorun çözme becerisi ve öfke kontrolü sağlanır.

Sonuç olarak tüm program boyunca günlük hayat simule edilmiş olur.

PASS ( Bilişsel Müdahale Programı )

PASS teorisi, İngilizce kavramların baş harflerinden meydana gelmektedir. Bu kavramlar, P harfine karşılık gelen planlama, A harfine karşılık gelen dikkat, S harfine karşılık gelen sıralı ve S harfine karşılık gelen eş zamanlılık kavramlarından oluşmaktadır. Dikkati çekilen bu kavramlar bilişsel işlemleri anlatmaktadır. Bu kavramlar öğrenme süreçleri ile ilişkilendirilmektedir. Bu teoride kavramlar birbirine bağımlı bir yapı halindedir ancak her bir kavramın bilişsel işlemleri kendine özgüdür.

Öğrenme süreçleri içerisinde çocukların gerek okul yaşantısında gerekse de sosyal yaşantısında belirli becerileri yerine getirmeleri beklenir. Öğrenme sürecinde yaklaşık olarak çocukların % 10-20 oranında sıkıntı yaşadıkları araştırmalar ile ortaya konmuştur. Çocuklar çeşitli şekillerde öğrenme güçlükleri yaşamaktadır. Bu durum sözlü ya da yazılı anlatımda zorluklar yaşama, okuma, yazma ve matematiksel becerilerde yaşanan eksiklikler olarak karşımıza çıkmaktadır. Yaşanan bu zorluklar da bu konuda yapılan araştırmalara dayalı olarak çocukların eğitim süreçlerini aksatmakta ve onların uyum sorunları yaşamalarına sebep olabilmektedir. Öğrenmede zorluk yaşayan çocukların öğrenme hedeflerine ulaşmada başarısızlık yaşamalarına yol açmaktadır.

Son yıllarda öğrenme ve beyin ilişkisini ele alan çokça araştırma bulunmaktadır. Bu kapsamda beyin, bilgiyi anlamlandırma ve uygun biçimde işlemeye yardımcı olmaktadır. Bilgiyi anlamlandırma ve işlemede sorun yaşayan çocuklar varsa bu konuda bilişsel işlemlerin anlaşılması son derece değerli olmaktadır. Çocukların yaşadıkları zorlukların anlaşılabilmesi için bilgi işleme mekanizmasının (bilişsel işlemler) iyi bir şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir.

“Nöroloji” ve “Psikoloji” biliminin birbiri ile ilişkilendirilmesi sonucunda Bilişsel Psikolojide önemli bir yeri olan “Bilgi İşlem Modeli” oluşturulmuştur. “Bilgi İşlem Modeli” bu tür teorik yaklaşımların da temelidir.

PASS Teorisi; zekayı bilişsel işlemler olarak yeniden kavramsallaştıran bir görüş ortaya koymaktadır. Bu teori insanın bilişsel fonksiyonlarını, bilginin temeli olarak kabul edilen Planlama, Dikkat, Eşzamanlı ve Ardıl bilişsel işlemlere dayandırmaktadır. Bu teoriye göre insanın bilişsel aktiviteleri 4 parçadan oluşmaktadır:

  • Bilişsel kontrolü sağlayan “Planlama” işlemleri,
  • İstenilen amaca ulaşmak için bilişsel işlemlerin kullanımı, kararlılık ve kendini kontrol, belli bir süre içinde odaklanmış ve seçici bilişsel aktiviteyi sağlayan “Dikkat” işlemleri.
  • Bilgi üzerinde işlem yapmanın iki formu olan ‘’Eşzamanlı ve Ardıl Bilişsel İşlemler’’

PASS Sistemi Çocuklarımıza Ne Katacak?

Bilişsel işlevlere dayalı öğrenmeyi temel alan PASS Teorisi çocuklarımıza etkin bir öğrenme süreci ve deneyimi sağlamayı amaçlar. Bu sistem sayesinde:

  • PASS Teorisi çocuklara etkili ve verimli bir şekilde öğrenme deneyimi yaşatmayı hedefler. Çocukların planlama, dikkat, sıralı ve eş zamanlılık gibi temel bilişsel gelişimlerini desteklemeye çalışır. Çocukların akademik gereksinimlerine uygun olarak geliştirilmesi gereken alanların saptanabilmesinde yol göstericidir. Çocukların eksik olduğu alanlarda eğiticiler tarafından güçlendirilmesi noktasında yardımcı olur. Zihnin çoklu çalışması sağlanarak çocukların öğrenme süreçlerinin kalıcı olması hedeflenir. Teoride yer alan 4 bilişsel alanın desteklenmesiyle çocuklar bu öğrenme süreçlerini diğer derslere ve yaşamlarına aktarabilirler.

 

  • PASS teorisini öğrenen çocuklar karşısına çıkacak problemler karşısında akıllıca çözümler üretebilecek, yaşadıkları durumlara karşı uygun bilişsel davranışı gösterebilecek, akademik açıdan da problem çözmede başarı sağlayabileceklerdir. Beynin bütüncül bir biçimde çalışması ile çocukların akıllıca çözümler üretebilmesi uygun çıkarımlar yapması konusunda fayda sağlayacaktır. Çocukların bilişsel farkındalığının yükselmesine katkı sağlayacaktır.

BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI TERAPİ

Bilişsel Davranışçı Psikoterapi psikolojideki “kognitif” modele dayanan bir psikoterapi yöntemidir. Amacı; düşünce – duygu – davranış üçgenindeki yapıların düzenlenmesini sağlayarak olumlu ve dengeli çıkarımlar elde edilmesini sağlamaktadır. Çünkü kognitif modele göre dünyayı kendi gözümüzle algılar, olayları buna göre sınıflandırırız. Olumsuz düşünceler, davranış örüntülerini de etkiler. Bu nedenle kişi yaşadığı durumlar karşısında yapıcı tutumlar göstermekte zorlanır

Modern bir psikoterapi çeşididir. Hem yetişkinler hem de çocuk ve ergenlerde de etkinliği kanıtlanmış, aktif, kısa süreli, problem odaklı, güvenli ve etkili bir psikoterapi yöntemidir. Özellikle çocuk ve ergenlerin sağlıklı bireyler olma yolunda, sağlıklı düşünce yapıları geliştirebilmeleri için önemli ve sık kullanılan bir psikoterapidir.

Bilişsel Davranışçı Psikoterapi, günümüzde en sık kullanılan psikoterapi yöntemlerinden biridir. Tüm dünya çapında etkinliği kanıtlanmış, güvenilir bir psikoterapidir. Bu nedenle çocuk, ergen ve yetişkin psikolojisindeki sorunlarla baş etme konusunda başvurulan terapi yöntemlerinin başında gelmektedir. Bilişsel – davranışçı terapi sayesinde çocuk, ergenler ve yetişkin problemler ile baş etmeyi öğrenebilir; zihinlerinin potansiyelini fark ederek kendilerine yeni yollar çizebilirler. Çocuk, ergenler ve yetişkin, Bilişsel Davranışçı Psikoterapi sayesinde olaylara farklı bakış açılarından yaklaşmayı öğrenebilirler. Bunun sonucunda bir çok problem alanında gösterdikleri yaklaşımlarını değiştirip; daha sakin ve uyumlu bireyler hâline gelebilirler.

                Problemlerin formüle edilmesi de psikoterapinin faydasının hız kazanmasında önemlidir. Bilişsel davranışçı psikoterapide,  psikoterapist diğer modellere nazaran aktif rol oynamaktadır. Danışan ve psikoterapist ortak bakış açıları oluştururlar. Psikoterapist ; bireyin kendilik algılarının toparlanmasına yardımcı olurken, inançları değiştirme, davranışları değiştirme, durumları yararlı hale dönüştürme yöntemlerinden de etkin olarak faydalanmaktadır.

BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI TERAPİDE HANGİ SORULAR ÜZERİNDE DURULUR?

 

Sorun hangi durumda çıkar?

Ne zaman çıkıyor?

Hangi düşünce soruna sebep?

Sorunu değerlendirmemiz nasıl? Sorularının yanıtları aranırken;

 

Psikoeğitim, Gevşeme egzersizleri, nefes egzersizleri, yüzleşme ve sistematik duyarsızlaştırma, çocuk ve ergenlerde ebeveyn görüşmeleri vb yöntemler tedavi planında etkin olmaktadır.

SÜRECİN BAŞARISI NEDİR? / HANGİ SORUNLARDA UYGULANIR?

Aktif psikoterapi katılımı ve ev ödevlerinin düzenli yapılması da psikoterapi başarısında etkili olmaktadır.

 

  • Anksiyete bozuklukları
  • Obsesif kompulsif bozukluk
  • Panik bozukluk
  • Hipokondriyazis
  • Travma sonrası stres bozukluğu
  • Yaygın anksiyete bozukluğu
  • Depresyon
  • Cinsel işlev bozuklukları
  • Çift tedavileri ve aile terapileri
  • Alkol ve madde kötüye kullanımı
  • Yeme bozuklukları
  • Somatoform bozukluklar
  • Sosyal fobi
  • Özgül fobiler
  • Tik gibi çeşitli davranış problemleri
  • Yeme bozuklukları
  • İki uçlu bozukluk (Bipolar bozukluk)
  • Öfke kontrolü
  • Kişilik bozuklukları
  • Ağrı kontrolü
  • Çeşitli sağlık sorunlarına uyum sağlama
  • Uyku bozuklukları
  • Çocuk - Ergen - Yetişkin Uyum ve Davranış Bozuklukları
  • Genel Kaygılı Hal (ürkek davranışlar sergilemek)
  • Genel Karamsarlık, motivasyon eksikliği durumlarında
  • Çekingenlik (sosyal ortamlarda girişken davranamamak)
  • Yalnızlık Korkusu (yalnız yatamamak, yalnız evde kalamamak)
  • Konuşma Bozuklukları
  • Yıkıcı Davranış Bozuklukları
  • Ergenlerde Düşük Benlik Saygısını Düzenleme Stratejileri
  • Yeme Bozukluğu
  • Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğunun Anlaşılmasını ve Yönetimini Sağlamak
  • Karşıt Gelme Bozukluğu vb konularda psikoterapi uygulanmaktadır.

 

 

Çocuk, Ergenler ve Yetişkin Bilişsel – Davranışçı Terapi Kaç Seans Sürer?

Bilişsel Davranışçı Psikoterapi süresi herkes için farklıdır. Ancak bireylerin geçmişinde ciddi travmalar varsa ve farklı psikolojik sorunlar da bu süreçte ele alınacaksa bilişsel – davranışçı psikoterapinin süresi uzayabilir. Seans sürelerine ve sayısına Uzman Klinik Psikolog’un karar vermesi ve bu konuda yönlendirmesi en doğrusu olacaktır.

ÇOCUK ODAKLI AİLE DANIŞMANLIĞI

Çocuk ailenin aynasıdır. Çocuğun sağlıklı büyümesi için sağlıklı aile ortamı da son derece gereklidir. Çocuk odaklı aile danışmanlığında aile bir sistem olarak ele alınarak değerlendirme yapılmaktadır. Ünlü bir hekim şunu derdi: “hasta olan gerçekte ailedir”. Bu sebeple çocuk odaklı aile danışmanlığında gözlenen sorun sistemsel olarak değerlendirilerek, tüm aile bireyleri ile çalışılmaktadır.

Çocuk odaklı aile danışmanlığında, başvuru sebebi ile ilişkili olarak ailenin içinde bulunduğu yaşam dönemine uyum ve ebeveynlik becerileri desteklenir. İyi niyetle yapılan yanlış davranışların çocuk üzerindeki olumsuz etkileri ebeveynler tarafından fark edilmesi sağlanmaktadır. Ailenin güçlü yanları ortaya çıkarılarak işlevsellik düzeyi arttırılır. Aile içi iletişimi bozucu yönde etki eden dinamikler araştırılır. Değişimin kalıcı olabilmesi için aileye baş etme becerileri öğretilir.

Tüm aile üyelerinin (anne, baba, kardeş, bakım veren birincil yakınlar vb.) sürece katılması daha hızlı ve işlevsel şekilde çözüm alabilmeyi sağlamaktadır. Çocukların yaşadığı güçlüklerde onlara destek olabilmek, çocukların sağlıklı kişilik gelişimi ve benlik algısı açısından da oldukça önemlidir.

OKULA UYUM PROBLEMLERİ

Çocuğun okula başlaması, uyum sağlayabilmesi ve başarılı olabilmesi için duygusal, sosyal ve bilişsel yönlerden yeterli olgunluğa ulaşması gereklidir. 6–7 yaşına geldiği halde kendini ifade edemeyen, sosyal ilişkilere alışkın olmayan ve uyum sağlayamayan, bilişsel yönden de dersleri kavrayacak duruma gelmeyen çocuğun okula başlaması, hem derslerde hem de sosyal etkinliklerde zorlanmasına, sınıftan geri kalmasına, bunların sonucunda başarısız olmasına ve özgüvenini kaybetmesine neden olur. Bu durumdaki bir çocuğun kendisini toparlayıp başarılı ve uyumlu olmak için çabalaması, yaşadığı duygulardan dolayı güçleşir. Bunun için çocuğun okula başlaması aşamasında yeterli olgunluğa ulaşıp ulaşmadığı değerlendirilmelidir.

 

İnsan doğasında bilinmezlik ve belirsizlik tehlike algısı oluşturur.

 

Tehlike algısı durumlarında da beynimiz alarm verir, duruma hazırlıklı olmak ister. Bu nedenle yeni ve ilk olan şeylerle karşılaştığımızda korunma/korunma içgüdümüz aktif hale gelir.

 

 

Okula Uyum Sağlamada Sorun Olabilecek Durumlar:

 

  1. Özgüveni yetersiz, anne- babaya aşırı bağımlı olan çocuklar,
  2. Gelişimleri akranlarından daha geri olan çocuklar,
  3. Akranlarından daha geç konuşmuş olan çocuklar,
  4. Dikkat ve odaklanma sorunu yaşayan çocuklar,
  5. Benmerkezci veya kurallara uyum sağlayamayan çocuklar,
  6. Arkadaşlarına uyum sağlayamayan, dışlanan, asosyal çocuklar,
  7. Engellendiğinde direnen, öfke tepkileri gösteren, isteklerini erteleyemeyen çocuklar,
  8. Kavramları ve sayı, renk, şekil vb. temel akademik becerileri kazanmakta zorlanan çocuklar,
  9. Okul öncesi eğitimden yararlanmamış, ailesinden ilk kez ayrılan çocuklar,

Okula uyum sağlayabilme konusunda sorun yaşayabilirler.Okula hazır olmadan ilköğretime başlatılan çocukların okul yaşamında başarısız olma riski daha yüksektir.Ve bu başarısızlığın, onun gelecekteki yaşamını da olumsuz yönde etkileyebileceğini unutmamalıyız.

 

OYUN TERAPİSİ

Okul öncesi dönemde özellikle kullanılabilinen en önemli yöntemlerden biri niteliğindedir.

Oyun terapisi çocukların uyumlu ve mutlu bir şekilde yaşamlarını hedefleyen gelişimsel bir terapi şeklidir.Oyun terapisi, oyunla çocuğun kendini ifade edebilmesi için doğal ortamda bulunma temeline dayanır. Oyun ve oyuncak kullanarak çocukla iletişim kurmaya, olumsuz davranışlarını değiştirmelerine yardımcı olunur.

Oyun terapisi, oyuncakların kullanıldığı ya da değişik tarzda oyunların oynanarak çocukların hissel olarak kendilerini ifade edebilmesini sağlayan terapi çeşididir. Bu ifade kısmında çocuklar, sorunlu oldukları hareket ve düşünce biçimlerinde rahat hissettirilerek bu sorunun üzerine yoğunlaşılmaya çalışılır. Bu alanda profesyonel eğitim almış terapistler, hali hazırda çocuklar için güvenli bir ortam yaratmakta ustalaşmış olduğundan; çocukların  onların daha cesaretli olmalarına imkan tanımaktadır.

Gerçekleştirilen oyun terapisi esnasında; terapistler genel olarak çocuklar fark etmese de duygusal anlamda kendilerini ifade etmelerini kolaylaştıracak oyuncaklar kullanmaktadır. Bu durum oyun oynarken çocuğun hem hayal gücüne hem duygularına tesir ederek terapinin kendiliğinden akıp gitmesine ortam sağlar. Çünkü bilindiği üzere, çocukların kendi hissettiklerini doğru anlamlar yükleyerek ifadeye dökmesi yetişkinlere nazaran daha güçtür. Güç olmasından kasıt, doğru duyguyu doğru şekilde ifade edebilme yetilerinin yaşları itibari ile yetişkinler kadar gelişkin olmadığıdır. Bu sebepten ötürü de oyun terapisine gidenler, oyun esnasında kendi yaşantısından parçaları farkında olmasa da duygusal olarak ortaya dökerek hangi noktada içsel çatışma yaşadığını belli etmeye başlar. Soru sorularak alınamayan cevaplar bu sayede biraz daha uğraştırıcı bir yöntem olsa da ortaya çıkartılabilmektedir.

Çocuklara özel bir terapi türü olan oyun terapisi 2 – 11 yaş arasındaki çocukların kendilerini ifade edebilmelerine, rahatlamalarına yardımcı olur ve sorunlarının çözülmesi için ciddi bir destek sağlar. Alt sınırın 2 yaş olmasının sebebi, çocukların sembolik oyun oynamaya aşağı yukarı bu yaşta başlamalarıdır.

ZEKA TESTLERİ

Zeka testleri ilk olarak Amerika’da klinik psikolog olan Weschler tarafından geliştirilmiş olup ilerleyen yıllarda ülkemize için uyarlanarak kullanıma sokulmuştur. WİSC IV ve WISC-R zeka testleri şu anda ülkemizde uygulanan en kapsamlı ve geçerliliği en yüksek zeka testidir.

WISC-R Zeka testi 2 ana bölümün 12 alt testinden oluşmuş olup, her alt test zekanın farklı özelliklerini ölçmektedir.

  1. A) Sözel
    1- Genel Bilgi; Çocuğun doğal çevre, okul çevresi ve kültürel ortamından ne kadar bilgi aldığıyla ilgili ve bilgi düzeyini gösteren bir alt testtir.
    2- Benzerlikler; Çocuğun iki şey arasında benzerlik kurarken soyutlama ve genelleme yapıp yapamadığını, ayrıca bunu doğru ifade edip edemediğini gösteren bir alt testtir.
    3- Aritmetik; Dikkati bir probleme yönlendirebilme ve öğrenme yeteneğini gösteren, zaman sınırlaması olan bir alt testtir.
    4- Sözcük Dağarcığı; Çocuğun bildiği sözcük sayısını ve ifade becerisini gösteren bir alt testtir.
    5- Yargılama; Muhakeme, akıl yürütme, duygusal ve mantıksal olgunluk düzeyini gösteren bir alt testtir.
    6- Sayı Dizisi; Çocuğun işitsel uyaranları anımsama gücünü gösteren bir alt testtir
  2. B) Performans
    1-Resim Tamamlama; Dikkati görsel uyaranlara yoğunlaştırabilmeyle ilgili bir alt testtir. Çocuktan resimde eksik olan detayları ayırt etmesi istenir.
    2-Resim Düzenleme; Olaylar dizisini algılama, neden- sonuç ilişkisi kurabilme, muhakeme gücüyle ilgili bir alt testtir.
    3-Küplerle Desen; Görsel – hareket – mekan koordinasyonuyla, parçalar arası ilişkide bütüne giderken ön tahmin yeteneğiyle ilgili bir alt testtir.
    4-Parça Birleştirme; Görsel- hareket koordinasyonuyla, parça –bütün ilişkisini kavramayla ilgilidir.
    5-Şifre; Çalışma hızı, görsel hareket koordinasyonu, sıraya koyma, psikomotor hız, görsel uyaranları anımsama ve konsantrasyon yeteneği ile ilgili bir alt testtir.
    6-Labirentler; El-göz koordinasyonu, figür- zemin algısıyla ilgili bir alt testtir. *Sayılar ve labirentler alt testleri yardımcı ek testlerdir.

 

Kimlere Uygulanmalıdır: WiSC-R Zeka Testi 6 ila 16 yaş arası çocuklara için geliştirilmiş olup, akademik alanda zorluğu olan çocuklara sıklıkla uygulanmaktadır.

Stanford Binet Zeka Testi

Stanford Binet Zeka Testi ilk geliştirilen zeka testi olup, bireylerin zihinsel performanslarını belirlemek amacıyla halen hem üstün yetenekli çocukların hem de zihinsel engelli bireylerin tespit edilmesinde kullanılmaktadır. En küçük 2 yaşına girmiş çocuklara uygulanabilir. Uygulama sonucunda bireye ait zekâ yaşı ve zekâ bölümü elde edilmektedir. Süreye dayalı bir test değildir. Okul öncesi çocukların zeka düzeyinin tespit edilmesinde daha çok tercih edilmektedir. Stanford Binet Zeka testi çocuğun zeka düzeyi hakkında bilgi vermesinin yanında genel gelişim düzeyi hakkında da doğru bilgi vermektedir.

Denver II Gelişimsel Tarama Testi

Denver II sağlıklı görünümde olan, belirti göstermemiş olan gelişimsel sorunları taramada uygulanmak için oluşturulmuştur. Riskli bebeklerde örneğin doğum öncesinde sorun yaşayan, düşük doğum ağırlıklı benekler, erken doğum, çoğul gebelikler, ailesinde gelişimsel problem olanlar, yardımcı üreme teknikleri ile dünyaya gelen bebekler dahil olmak üzere gelişimsel anlamda sıkıntısı olan tüm riskli bebek ve çocuklara uygulanmaktadır.

Denver II Gelişimsel Tarama Testi yaptırmanız için çocuğunuzda bir problem olmasını beklenilmesi gerekmemektedir. Küçük çocukların normal dışı gelişimi rutin fizik muayene sırasında anlamak oldukça güçtür. Gelişimsel bozukluğun varlığı genellikle çocukta yürümeme, konuşmama gibi belirgin anormallikler ortaya çıktığında veya okulda başarısızlık yaşadığında farkına varılır. Okul öncesi çağlarda çocuğun farklı bir ortamda, genellikle anaokuluna gittiğinde çok farklı sorunlar yaşamaktadır ve aileler telaş hissetmektedir. Fakat şu bilinmelidir ki bu problem bir sonuçtur. Bunun durumun tohumları daha önceden atılmıştır. Denver II bu tür problemlerin erken tespitinde önleyicilik fonksiyonunu üstlenmektedir.

Denver II Gelişimsel Tarama Testi Nörolojide ve Psikiyatride teste çok yaygın olarak başvurulmaktadır. Denver II Gelişimsel Tarama Testi 4 ana gelişim alanı hakkında 134 madde de çocuğun gelişimi ayrıntılı analiz edilir.

Çocuğun el göz koordinasyonu, küçük cisimleri kavrayabilme, detaylı akıl yürütme ve sorun çözme becerilerini değerlendiren İNCE MOTOR alan,

Çocuğun kendi gereksinimlerini karşılayabilme, başkalarıyla iletişim kurma yeteneği becerisini değerlendiren KİŞİSEL–SOSYAL alan,

Yürüme, oturma, hoplama ve genel anlamda hareket yeteneği becerisini değerlendiren KABA MOTOR alan,

Anlama, işitme ve dili kullanma becerisi değerlendiren DİL alan,

Denver II gelişim testi mutlaka alanında gerekli eğitimleri almış, bu konuda uygulayıcı belgesi olan uzmanlar tarafından uygulanmakta ve değerlendirilmektedir

 

 

Ankara Gelişim Tarama Envanteri (AGTE)

Ankara Üniversitesi tarafından Türk kültürüne uygun olarak geliştirilen Ankara Gelişim Tarama Envanteri (AGTE)  riskli bebek ve küçük çocukların gelişimini değerlendirmek amacı ile uygulanmaktadır. Envanter gelişme geriliği riski taşıyan hassas bireylerin saptanabilmesi amacıyla geliştirilmiş olup, anne ve bakım vericilerin bilgilerine dayanan maddelerden oluşturulmuştur. Alanında gerekli eğitimi almış uzman psikologların yanısıra çocuk psikiyatrisi uzmanları, çocuk hekimleri ve pediatri hemşireleri tarafından da kısa sürede kolaylıkla uygulanabilmektedir. Yine diğer gelişim testlerinde olduğu gibi AGTE uygulanırken çocuğun herhangi bir gelişim geriliği olması beklenilmez. Riskli görüldüğünde her çocuğa uygulanması tavsiye edilmektedir. Erkenden önlem alınıp gerekli müdahaleleri bir an önce planlaması için çok kolay uygulanabilen oldukça işlevsel bir gelişim testidir.

Yapılan değerlendirmeler anne-baba ve çocuğun bir arada olduğu ortamlarda gerçekleştirilir. Ankara gelişim testi uygulayan tarafından sorular yöneltir ve bu arada çocukta gözlem altına alınır. Ankara gelişim uygulaması ile çocuğun sahip olduğu tüm beceriler adım adım değerlendirilir. Çocuğun her iki elini kullanarak nesne tutabilmesinden adresini bilmesine kadar tüm becerileri ayrıntılı olarak değerlendirildikten sonra gelişiminin yaşına uygunluğu hesaplanılır.